“HALLAC-I MANSUR: TASAVVUF VE ŞATAHAT DİLİ” SEMİNERLERİNİN İLKİ GERÇEKLEŞTİ
Prof. Dr. Ekrem Demirli’nin Zeytinburnu Kültür Sanat’ta başladığı seminer dizisinin ilki 22 Ekim Çarşamba akşamı gerçekleşti. Saat 19.30’da başlayan programda Hallac-ı Mansur, İslam düşüncesinin önemli isimlerinden birisi olarak ele alındı.

Prof. Dr. Ekrem Demirli, bu sezon Zeytinburnu Kültür Sanat’ta başladığı konuşma dizisinde Hallac-ı Mansur’u İslam düşüncesinin ve tasavvufi hayatın en mühim isimlerinden birisi olarak ele alıyor. Tasavvuf geleneğinin önemli isimlerinden olan Hallac-ı Mansur ve onunla özdeşleşen “şatahat” dili, kendi anlam dünyası içinde değerlendiriliyor. 22 Ekim Çarşamba akşamı saat 19.30’da ilk seminer gerçekleşti.
“Tek bir hadis ile tasavvufun temel meselelerini konuşabiliriz.”
Prof. Dr. Ekrem Demirli, tasavvuf hakkında yaptığı konuşmada bir hadis-i kudsinin tasavvufa dair meseleleri açıkladığını vurguladı:
“Bir hadis-i kudside ‘Kulum, farz ibadetlerden daha sevimli bir şeyle bana yaklaşamaz. Nafile ibadetlerle de bana yaklaşmaya devam eder. Sonuçta ben onu severim. Sevince de onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli, yürüyen ayağı olurum. Benden istediğinde ona veririm. Bana sığındığında onu korurum.’ deniyor. O hadis-i şerif, herhalde tasavvuf tarihinde bütün konulara nüfuz etmiş en güçlü hadis-i şerif. Bana öyle geliyor ki diğer hadisler, rivayetler ortadan kalksa ve sadece bu hadis kalsa biz bu hadisle tasavvufun temel meselelerini konuşabiliriz.”
“Hallac-ı Mansur’ın bazı şiirleri melamet kavramı üzerinden ele alınabilir.”
Prof. Dr. Ekrem Demirli, Hallac-ı Mansur’u metin üzerinden analiz etti ve tasavvufun temel karakteriyle ilgili yorumlarını dinleyicilerle paylaştı:
“Hallac-ı Mansur, ‘Düşmanlarım kınayarak saadet sunuyor bana.’ diyor. Bu kınama meselesi tasavvufun çok önemli konularından biri. Tasavvuf bir bakıma insanın öteki insanlarla ilişkisinde iki konuyu aşmasıyla ilgilidir. Birincisi beğenilme tutkusu, ikincisi kınanma korkusu. Şimdi bu beğenilme ve kınanma meselesi, tasavvuf içerisinde melamet denen şeyi ortaya çıkarıyor. Bu cümle aslında melametin bir ön ifadesi. Hallac-ı Mansur’un bu şiiri gibi başka bazı şiirleri melamet bağlamında ele alınabilir.”








