Unutmayalım: Deprem Değil İhmal Öldürür
İstanbul için deprem bir ihtimal değil; kaçınılmaz bir gerçek. 1999 Marmara Depremi’nin üzerinden çeyrek asırdan fazla geçti ama “hazır mıyız?” sorusu hâlâ cevapsız.

Milyonlarca insanın yaşadığı bu dev metropol, yalnızca sağlam binalarla değil; altyapı, ulaşım, iletişim ve kurtarma sistemleriyle de sınanacak. Deprem anında ayakta kalması gereken yalnızca evlerimiz değil; köprüler, hastaneler, okullar ve viyadükler de olmalı. Çünkü bir zincir, en zayıf halkası kadar güçlüdür.
Sorumluluk Hepimizin
Depreme hazırlık yalnızca devletin ya da belediyelerin görevi değil
-
Yaşadığımız binanın risk durumunu öğrenmek,
-
Kentsel dönüşüm süreçlerine katılmak,
-
Evimizi ve işyerimizi güvenli hale getirmek,
-
Acil durum çantası hazırlamak,
-
Ailemizle buluşma ve iletişim planı oluşturmak,
-
Komşularla dayanışma senaryoları geliştirmek….
Bu adımlar, hayatta kalmakla kayıplar vermek arasındaki farkı yaratabilir.
17 Ağustos’tan Ne Öğrendik?
1999’da binlerce canımızı kaybettik. O günden bu yana geçen yıllar, bize bir şeyi açıkça öğretti: Deprem değil, ihmal öldürür. Sadece yıldönümlerinde anmak yetmez; ders almak ve harekete geçmek gerekir.
Bugün Değilse Ne Zaman?
Bilimsel veriler net: İstanbul’da büyük bir depremin olup olmayacağı değil, ne zaman olacağı tartışılıyor. O gün geldiğinde en az kayıpla atlatmak için bugünden hazırlanmak zorundayız.
İstanbul’u depreme dirençli bir şehir haline getirmek, yalnızca bugünün değil, gelecek nesillerin de hayatını güvence altına almak demektir.
Unutmayalım: Deprem değil, ihmal öldürür.