“AŞK DUYGUSUNUN” YERİNİ, “ARZULAMA DUYGUSU” ALDI
“AŞK DUYGUSUNUN” YERİNİ, “ARZULAMA DUYGUSU” ALDI

MUSTAFA K. TOPALOĞLU
info@aktuelgazete.com - 02126647132Mustafa K.TOPALOĞLU
Araştırmacı-eğitimci
İnsanın karşı cinse ilgi duyması, fıtrattan gelen bir duygudur.
Bu duygu akılla kontrol altına alınıp, sevgiyle beslendiği vakit fayda verir.
İnsanın en kıymetli hazinesi olan “aklını” kullanmayıp yalnız “duygularla” hareket ettiğinde, işte o zaman “nefis ”devreye girer.
“ Egolarının” esiri olan insanların da, ne “ihtirasları biter,ne de arzularının” sonu gelir.
“İnsanın egosu, yani nefsi” devamlı ister.
“Hak-hukuk” demeden, “helal-haram” ayırmadan her şeyi ister.
İstediği olmadığı zaman da, her çeşit “gayri meşru yolu kendine mubah görür.”
Bu açıdan “nefsinin esiri olan” insanların gözleri hiç doymaz.
***** 0 *****
Ülkemizde birçok kavram gibi, “duygu kavramı” da karmaşık durumdadır.
Evlenmeye niyetlenen kadın ve erkekler birbirlerine karşı olan duygularını belirlemede çoğu zaman yanılmaktadırlar.
Duygularını nereye oturtacaklarını bilememektedirler.
Neyin “ aşk,” neyin “ sevgi ” ve neyin de “ arzu “ olduğunu düşünememektedirler.
Her ilgiyi ve her duyguyu “aşk kelimesiyle” ifade etmektedirler.
Her şeyin istismar edildiği bir dünyada “aşk duygusu” da istismar edilmekte ve de “cinselliğe alet” edilmektedir.
Gazetelerde, TV. lerde, filmlerde, romanlarda, türkülerde ve sanatın her alanında “aşk duygusu” çeşitli biçimlerde sunulmaktadır…
***** 0 *****
Her insan elbette “âşık” olabilir.
Ancak âşık olabilecek o insanlar nerede?
“ Gerçek aşk,” Mevlana’nın ifadesiyle; “Ucu bucağı belli olmayan engin bir deniz dir.”
“Yunus Emre’nin diliyle de; “Aşkın aldı benden beni, bana seni gerek seni” şeklindedir.
“Aşk kavramı” çok farklı bir duygudur.
Günümüz insanı bunun adını biliyor ama taşıdığı anlamı bilmiyor.
“Gerçek aşk,” Yaratıcıdan gelen ilhamlarla insanda tezahür eden duygulardır.
Bu duygular “derin aşkı ” yansıtmaktadır.
Aşkın kaynağı “sevgidir ”.
Sevginin kaynağı da “ insandır.”
***** 0 *****
Günümüzde kadın-erkek ilişkilerinden ortaya çıkan beraberliklere “aşk adı” veriliyor.
Bu ilişkiler öylesine sıradanlaştı ki, bütünüyle “cinselliğe dönüştü” diyebiliriz.
Bunun adı “aşk olamaz, sevgi bile olamaz”
Olsa olsa “ arzulama ” olur.
“Evlilikte cinsellik amaç değil, araçtır.”
Amaç, “bedensel ve ruhsal tatmindir.”
Yani insanın iç huzura kavuşmasıdır.
Yeni nesil farkına varmadan, aynı zamanda çevrenin de etkisinde kalarak “aşkı alabildiğine serbest ve ilkesiz”kullanmaktadır.
Kadın erkek arasındaki beraberliği “cinsellik olarak”değerlendirmektedir.
“ Cinsel duygular” azaldığı vakit de davranışlar değişiyor.
“ Ne sevgi, ne de insanlık kalıyor!..”
Bunun sonucunda da, “bunalımlar ve mutsuzluklar” baş gösteriyor...
***** 0 *****
Bu konuda Mevlana’nın söylediği söz çok anlamlıdır: “ Sen şehvete aşk adını koymuşsun, ikisinin arasında ne kadar uzun yol olduğunu bir bilebilsen...”
Fransız düşünürlerden Paul Geraldy’nin tespiti de önemli. “ Biz cinselliğe aşk adını verdik. Onu telledik pulladık ve tahta oturttuk. Peki gerçek aşka ne oldu? ” Sorusuna cevap aramaktadır.
Bu açıklamalardan sonra anlatmak istediğimiz konuyu açık ve net olarak ortaya koymalıyız.
Günümüzde artık “aşk meşk” kalmamıştır.
Aşkın adı var ama onu yaşayacak insanlar yoktur.
“Varsa da bilinmemektedir.”
Eğer gerçek aşklar olsaydı, insanlar bunalımlara düşerler miydi?
Eğer gerçek aşklar olsaydı, bu kadar mutsuz insanlar olur muydu?
Eğer gerçek aşklar olsaydı, bu kadar boşanmalar olur muydu?
Eğer gerçek aşklar olsaydı, insanlar bu kadar çıkarcı ve egoist olurlar mıydı?
***** 0 *****
“Aşk yok ama sevgi her zaman vardır.”
Allah’ın insanlara bahşettiği “en yüce duygu sevgidir.”
Ahmet Hamdi Tanpınar bunu çok güzel bir cümleyle ifade ediyor.
“ Gerçek sevgi, karşılık beklemeden verilen sevgidir ”diyor.
Nasıl ki, hayvanların kendine özgü doğal kanunu “ şiddet ” ise, insanlar arasındaki ilişkilerin doğal kanunu da “ sevgidir ”.
Görüldüğü gibi “sevgi, kelimelerle ifade edilemeyecek kadar güçlü bir duygudur.” İnsanoğlunun elindeki en büyük sermayesidir.
Yeterki onu kullanmasını bilebilsin.
Burada anlatmak istediğimiz konu,” sevgi kavramını” çok iyi belirleyebilmektir.
Ülkemiz insanının psikolojisi çok ilginçtir.
Kendine göre sezgileri ve anlayışları vardır.
Ne zaman ne yapacağı belli olmuyor.
“Eş seçiminde” de çok ilginç olaylara şahit oluyoruz.
Gençlerimiz, ilk gördüğü insanı araştırmadan, soruşturmadan hemen bağlanabiliyor. Karanlığa taş atar gibi;“ne olursa olsun diyerek evlenmeye karar verebiliyor.”
Evlilik sonrasında, sorunlar ortaya çıktığında da iş işten geçmiş oluyor…


