20 Ocak 2025 - Pazartesi

YENİ ORTADOĞU’DA OYUNCU MU OLACAĞIZ OYUN KURUCU MU?

YENİ ORTADOĞU’DA OYUNCU MU OLACAĞIZ OYUN KURUCU MU?

Yazar - Hazarfen Çelebi
Okuma Süresi: 9 dk.
Hazarfen Çelebi

Hazarfen Çelebi

info@aktuelgazete.comm - 02126647132
Google News

Coğrafyamızın doğal düzenini altüst ederek, uzun yıllar kaosun hüküm süreceği bir yapı olarak inşa ettikleri Sykes -Picot anlaşmasının öylesine imzalanan bir belge olmadığını canımız acıya acıya yaşayarak öğrendik/ öğreniyoruz.

 

Emperyalist çıkaranları korumak amaçlı oluşturulan Sykes-Picot Antlaşması’nda tarafların yalnızca kendi çıkarları uğruna hareket ettikleri tarihsel süreçte görülmüştür. Bu bağlamda, bölgenin sosyokültürel ve sosyoekonomik yapısı dikkate alınmamıştır. Bölgede önemli çıkarları bulunan İngiltere’nin eş zamanlı olarak hem Araplarla hem de Fransızlarla gizli görüşmeler yaptığı ve nihayetinde Şerif Hüseyin önderliğindeki Arapları muğlak sözlerle oyalayıp, onlara vaat ettiği sözleri yerine getirmediği tespit edilmiştir.

 

Bugünlerde bölgede akan kanlar, yaşanan travmalar  bunun en büyük kanıtıdır. Böl parçala yönet. Geçmişten günümüze artarak devam edip  gelen tüm olumsuzlukları gözden geçirmek yeterli olur diye düşünüyorum.  Arap baharı oyunları, terör devleti İsrail’in kan donduran vahşilikleri, İran’da yaşananlar, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin varlığını tehlikeye düşürmek adına içeride tezgahlanan tüm kirli senaryolar…bu  emperyal hülyanın birer parçası…

 

Devlet olarak bölgede neden varız sorusunu soranların ahmakça söylemlerini bu çerçevede yorumlamak ve kınamak her birimiz için oldukça büyük bir vazife.  Suriye bölünse ne olur?

 

Libya’da neden bulunmalıyız?

 

Mısır’da ne işimiz var?

 

İsrail’in asıl hedefi Türkiye söylemi basit bir söylem mi?

 

Ege’de askeri gücünü artıran emperyalist devletlerin temel amacı barış mı?

 

Karabağ sorununu dahi çok derinlikli düşünmediğimiz vakit nelerin olabileceğini düşünmek dahi uykularımızın kaçması için yeterli gerekçe sanırım.!

 

Tarihsel süreç göstermiştir ki, dönemin büyük güçleri İngiltere, Fransa ve Rusya bölgesel çıkarları uğruna yerel halkları bir piyon olarak kullanmaktan çekinmemişlerdir. Araplar, Ermeniler ve Yahudiler büyük güçlerin bu satranç oyununda edilgen unsurlar/piyonlar olarak hep karşımıza çıktı .

 

Ortadoğu, üstesinden gelemeyeceği ağır bir mirasın altında şiddet sarmalı ile mücadele ederken yeni bölünmeler ve yeni dengelerin eşiğine girmiş görünüyor. Bu noktada, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Coğrafyamızın yeni bir Sykes-Picot taksimiyle tekrar lime lime edilmesine göz yummayacağız” şeklindeki sözleri, Batı’nın Ortadoğu’da yazdığı kanlı tarihi hatırlatırken, yeni sömürgeci planlara karşı da bir uyarı vazifesi görüyor.

 

Şimdi öncelikle  bu kirli belgeyi kısaca  bir kez daha gündem edelim .

 

*SYKES-PİCOT ANLAŞMASI:*

 

 Bir diplomat ve avukat olan ,   François Marie Denis Georges, Kasım 1915 ve Mart 1916 tarihleri arasında, İngiliz diplomat Sir Mark Sykes ile Sykes-Picot Anlaşmasını yazmıştır. Osmanlı İmparatorluğu’nun topraklarını bölme amacıyla Üçlü İtilaf ülkeleri olan İngiltere ve Fransa, daha sonra Rusya ve İtalya’nın elde ettiği teorik zaferlerden sonra, önerdiği gizli bir anlaşma ile bu ülkeler aralarında Arap topraklarını bölmek istemişlerdir.

 

1916 yılında Birleşik Krallık ve Fransa arasında imzalanan, Rusya ve İtalya tarafından onaylanan, Osmanlı İmparatorluğu’nun parçalanması durumunda karşılıklı olarak kabul edilen etki ve kontrol alanlarını tanımlayan gizli bir anlaşmadır.

 

*Anlaşma,* Üçlü İtilafın I. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı İmparatorluğu’nu yenilgiye uğratmada başarıya ulaşacağı varsayımına dayanıyordu ve İmparatorluğun bölünmesini öngören bir dizi gizli anlaşmanın bir parçasını oluşturuyordu.

 

 

*EMPERYAL HEDEFLER:*

 

Anlaşma, Arap Yarımadası dışındaki Osmanlı vilayetlerini, İngiliz ve Fransız kontrol ve nüfuz alanlarına etkin bir şekilde bölüyordu. İngiliz ve Fransız kontrolündeki ülkeler ise Sykes-Picot hattı ile bölündü. Anlaşma, bugün Güney İsrail ve Filistin, Ürdün ve Güney Irak’ın kontrolünü ve Akdeniz’e erişim sağlamak için Hayfa ve Akka limanlarını içeren ek küçük bir alanı İngiltere’ye tahsis etti. Fransa ise Türkiye’nin güneydoğusunu, Kürlerin yaşadığı yerleri, Suriye ve Lübnan’ı kontrol edecekti.Sazonov-Paléologue Anlaşması’nın bir sonucu olarak Rusya, 1915 İstanbul Anlaşması’nda vadedilen İstanbul ve Türk Boğazlarına ek olarak Batı Ermenistan’ı da alacaktı. İtalya, 1917’de Saint-Jean-de-Maurienne Anlaşması ile anlaşmayı onayladı ve Güney Anadolu’yu aldı. Daha sonraki Mandater Filistin’den daha küçük bir alana sahip olan Filistin bölgesi “uluslararası bir yönetim” altına girecekti.

 

*PAYLAŞIM MADDELERİ :*

 

• Rusya’ya, Trabzon, Erzurum, Van ve Bitlis ile Güneydoğu Anadolu’nun bir kısmı,

 

• Fransa’ya, Doğu Akdeniz bölgesi, Adana, Antep, Urfa, Mardin, Diyarbakır, Musul ile Suriye kıyıları,

 

• Britanya’ya Hayfa ve Akka limanları, Bağdat ile Basra ve Güney Mezopotamya verilecektir.

 

• Fransa ile Britanya’nın elde ettiği topraklarda Arap devletleri konfederasyonu veya Fransız ve İngiliz denetiminde tek bir Arap devleti kurulacak,

 

• İskenderun serbest liman olacak,

 

• Filistin’de, kutsal yerleşim yeri olması nedeniyle bir uluslararası yönetim kurulacaktır.

 

Rus devrimiyle oyunları ortaya çıktı.

 

1917’deki Rus devriminden sonra Rusya antlaşmadan ve paylaşımdan vazgeçmiş, Lev Troçki gizli olan bu anlaşmanın bir kopyasını 24 Kasım 1917’de İzvestiya gazetesinde yayınlayarak dünya kamuoyuna Osmanlı İmparatorluğu’nun parçalanmasına ilişkin gizli paylaşımları açıklamıştır.

 

*SONUÇ:*

 

Osmanlı Devletini bölebilmek adına bölgedeki satılmış Arap liderleri kullanan emperyalist güçlerin çok geçmeden bu toprakları başka bir millete vadettiği ortaya çıktı. 2 Kasım 1917’de dönemin Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı LordArthur Balfour, siyonist harekete Filistin topraklarında Yahudiler için bir yurt vadeden deklarasyonu imzaladı. LordBalfour, Siyonist hareketin liderlerinden olan Lord JacobRothschild’e gönderdiği mektupta şu ifadeleri kullanıyordu: “Majestelerinin hükümeti, Filistin’de Yahudiler için bir milli yurt kurulmasını uygun karşılamaktadır ve bu hedefin gerçekleştirilmesini kolaylaştırmak için elinden geleni yapacaktır.”

 

Savaşın ardından imzalanan Mondros Ateşkes Anlaşmasıyla birlikte çok geçmeden İngiltere’nin Araplara karşı kurguladığı acı tablo ortaya çıktı ve Arap devletinin kralı olmak isteyen Şerif Hüseyin bin Ali’nin hayalleri suya düştü.

 

Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşüyle beraber Filistin ve Irak topraklarını işgal etti. Osmanlı mülkünü Sykes-Picot planına göre tarumar eden ve Arap Levant’ını işgal eden devletler, bununla yetinmeyip San Remo ile coğrafyanın kaderini belirlemiştir. Ortadoğu haritasına kalem ve cetvelle sınırlar çizerek yapay devletler ve uluslar oluşturarak bu yeni devletleri derin stratejik hesaplarla pay etti. İrili ufaklı birden çok zayıf devlet kurarak bölgeyi istediği gibi kontrol etmeye başlayan emperyalist güçler büyük oyunları adına asıl adımları atmaya başladılar. Kurulan terör devletini hayallerindeki sınırlara kavuşturma projesi için gerekli adımlar atıldı /atılıyor.

 

Bundan dolayıdır ki Arap Baharı arkasındaki oyunlar iyi okunmalıdır. Bu oyunları Arapların yaşadığı kısımlar ile sınırlı tutanlar asıl yanılgı içinde olanlardır. Olaylara Araplar üzerinde bakanlar Ege’de yapılan yığınağı anlayamaz. Emperyalist güçlerin Kürt sevgililiğini anlamayan her Kürt Şerif Hüseyin’e biçilen sonu bir kez daha okumalıdır.

 

Sykes-Picot Antlaşması bölgenin doğal düzenini altüst ederek, uzun yıllar kaosun hüküm süreceği bir yapı inşa ettiğini sebep oldukları ile gördük. Kana susayan bir zihniyetin sebep oldukları hepimizin canını fazlasıyla sıkmadı mı? Kaos ve göz yaşının  hiç dinmediği bir coğrafya ,yukarıda özetini geçtiğim o kirli senaryonun yansımalarının kurbanı.

 

Tüm çıplaklığıyla ortada duran bu acımasızlığı unutarak ülkesini terörü desteklemek ile suçlayan tüm zavallıları yeniden vicdana davet etmek ne kadar doğru bilemiyorum.

 

Bu vesile ile Ortadoğu coğrafyasında yaşananlar yeniden okunmalıdır ve devlet olarak atığımız her adım en güçlü şekilde desteklenmelidir .

“Su uyur, düşman uyumaz.”

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.