LEZZET SANATI VE EKONOMİ GERÇEĞİ
Tüm dünyada olduğu gibi, Ülkemiz Gastronomi Sektörü de, ekonomik baskılar altında.
Vasfi Pakman
info@aktuelgazete.com - 02126647132Tüm dünyada olduğu gibi, Ülkemiz Gastronomi Sektörü de, ekonomik baskılar altında. Bu gerçeğin gizlenir bir yönü yok. Pandemi de ara verilen sektör, henüz kendini toparlayamadan: Avrupa'nın gıda deposu ve enerji kaynağı olan Rusya & Ukrayna'nın savaşa girmesi ile ortaya çıkan, Gıda ve Enerji darlığı, doların tüm dünyada değer kazanışı, ülkelerin içindeki "Siyasi Muhalif Hareketlilikler"in yanısıra" Fırsatçı" tabir edilen parazitlerin, stokçuluk ve fahiş fiyat baskıları, maalesef bizim gibi birçok ülkeyi ve halklarını "Enflasyonist" bir çizgiye çekti.
"Kaliteli Mekanlar, kaliteli şeflerin yönettiği mutfaklar ister. Kaliteli şefler ise, kaliteli personel ve kaliteli malzeme ister"
İşte bu gerçek: Kaliteli malzemenin bulunamaması veya maliyetinin çok yüksek olması; Kendisi, personeli, mutfak yapısı ve mekanı ne kadar kaliteli olursa olsun, "Mutfak Şefini" negatif yönde etkiler. Başarısını ve yaratacağı lezzeti engeller. Psikolojisini bozar ve en tehlikeli husus da budur. Mekanın, mutfağın, mutfak şefinin başarısında, yani LEZZET SANATI'NIN DOĞUMUNDA sıkıntı yaratır.
Dünya, bu probleme daha pratik çareler buldu. Marka Mekanlar, Michelin Yıldızlı Restaurantlar veya kendi küçük dünyasında "MUTLULUK ARAMA" macerasını sürdüren kişiler hariç, büyük küçük birçok restaurant, cafe, fastfood lokantası ve hatta bünyesinde yemek veren 4-5 yıldızlı hoteller ve tatil köyleri dahi bu "Yeni EKONOMİK Yönteme" dahil olmaya başladılar.
Peki "O Nedir mi" dediniz?
Bizim Catering diye bildiğimiz, fabrikalardaki işçilere, ofislerde ki memurlara, çalışan halka dönük, büyük mutfaklarda, kalabalık mutfak personeli tarafından, çok miktarda alınan daha ucuz malzeme ile, "Lezzet Faktöründen" ziyade karın doyurma ve kalori faktörünü ön plana alarak üretilen yemeklerdir. Bu yemeklerin fiyatları dahi, %30-35 oranında resmi olarak yükseltilmiş ve işveren payları ise vergiden muaf tutulmuştur. Ancak, bizim konumuz bu değil, biz HORECA sektöründe, onların yerli ve yabancı (Otel, Restoran, Cafe) müşterilerine sunulabilecek kalitedeki yemeklerden bahsediyoruz. Buralardaki fiyatlar, elinde (Euro/Dolar/Paunt) ile gelenler için değil Türkiye'de TL bazlı kazanç sağlayan, kesime ağır gelmektedir. Zaten Avrupalılar gibi, ayda 4-5 kez değil 1-2 kez bile dışarıda yemek yiyemeyen aileleri şimdi daha da zorlamaktadır.
Bu konuda fevkalade fikirler geliştiren AB ülkeleri ve ABD'nin örneklerini (pandemi, savaş ve enflasyon sarmalından önce de) uyguladığını, "Catering yatırımlarından" biliyoruz.
Bu dönüşümü, bizler de uygulamalıyız.
Burada, görev "Şanlı Cheflerimize" Ürününe hak ettiği değeri bulamayan; Tarla, bağ, bahçe, mera, mandıra, vs sahibi cefakar üreticilerimize ve pandemi dolayısıyla atıl kalan, sonra da toparlanamayan Restoran & Toplu yemek mutfaklarının yatırımcı ve sahiplerine düşecektir. Onların birleşerek, "olmayacak gibi görünen" bu oluşumları, çareyi getirecektir.
Bu alanda, (Daha üst düzeyde ve yeme, içme, konaklama ve eğlence mekanlarına yönelik) ülkemizde de, yeni yatırım ve girişimlerin kokusunu almaya başladım.
Yurt geneline yaygın ve mubayaa (satın alma veya ürettirme) gücü yüksek bazı "Ulusal Marketlerin" deneyimli ve kuruluma sahip "Catering Şirketleri" ve "Marka olmuş, danışman Chef'lerle" iş birliği temasları sürüyormuş. Hayırlısı olsun, selam ve sevgilerimle.
@pakmanvasfi