islami sohbet almanya sohbet sohbet siteleri mobil sohbet bets10 giriş
29 Temmuz 2025 - Salı

TARİHİN DERİNLİKLERİNDEN GELEN BİR İSİM KAZLIÇEŞME

TARİHİN DERİNLİKLERİNDEN GELEN BİR İSİM KAZLIÇEŞME

Yazar - ÖNDER GÜZELARSLAN
Okuma Süresi: 10 dk.
ÖNDER GÜZELARSLAN

ÖNDER GÜZELARSLAN

info@aktuelgazete.com - 02126647132
Google News

Tarihe baktığımızda ve incelediğimizde yaşadığımız yerlerin isimlerinin mutlaka bir hikayesi vardır. Kimilerinin hikayesi oldukça ilginçtir. İstanbul’da bulunan Zeytinburnu ilçesi sınırlarında yer alan ve Marmara Denizi’ne kıyısı olan bir zamanlar dericilerin hükümsürdüğü Kazlıçeşme’nin de ilginç bir hikayesi var. Çeşitli kaynaklarda farklı şekilde altınsa da hikâyenin kahramanları aynı. Bugüne kadar okuduğum kitaplarda rastladığım bu hikâyeye geçtiğimiz günlerde elime geçen bir kitapta yine rastladım. Orhan Yeniaras tarafından kaleme alınan “Tarihimizin İlginç ve Şaşırtan Olayları” isimli kitabında geçen hikâye tekrar dikkatimi çekince Kazlıçeşme’nin ortaya çıkışı ve serüveni hakkında bir yazı kaleme almayı düşündüm. Böylelikle okuyacağınız bu yazı ortaya çıktı. 

İstanbul’un en eski sur-dışı mahallerinden adını, 16. yüzyıla tarihlenen mermer gövdeli, kaz figürü işlenmiş çeşmeden alan Kazlıçeşme, Roma İmparatorluğu tarafından Adriyatik'i İstanbul'a bağlamak üzere 2. yüzyılda inşa edilen Egnatia Yolu üzerinde yer alan Zeytinburnu ilçesi sınırlarında yer alıyor. Bizans döneminde 5. Yüzyılda Kazlıçeşme'ye çok önemli siyasi ve dini yapılar inşa edilmiş ve bugün de bu yapılar hala ayakta duruyor. Bu yapılar arasında en dikkat çekenleri Panayia Kilisesi ve hemen yanıbaşındaki Balıklı Rum Kilisesi ve Ayazması’dır. Bazı patrik cenazelerinin Balıklı Rum Kilisesi'nin avlusuna defnedilmesiyle burası Hristiyanlık açısından önemli bir yer olmaya başlamış. Bölgeye 9. yüzyılda Piyi Sarayı'nın inşa edilmesi dbölgenin cazibesini arttırmış. Zaman içerisinde Ayazma ve Çırpıcı Çayırı halkın panayırlarda ve kutsal günlerde geldikleri yerler olmaya başlamış.Surların hemen dibinde yer alan Kazlıçeşme Bizans açısından ne kadar önemli ise İstanbul’un fethedilmesiyle Osmanlı açısından da o derece önemliydi. Osmanlı dönemine geçmeden isminin Kazlıçeşme olmasına vesile olan hikâyeyi hatırlayalım.

İstanbul'un fethine hazırlanan Fatih Sultan Mehmet boğazın kontrol altına alınmasını çok önemsiyordu. Bu nedenle Anadolu Hisarı'nın karşısına Rumeli Hisarı'nı yaptırmaya başladığında mevsim bahar ve hava da oldukça sıcaktır. Böyle bir anda İstanbul’u muhasara altına alan askerlerin su ihtiyacı oldu. Ordunun su ihtiyacının karşılanması için Sultan Mehmet talimat verir. Yedikule önlerine kadar gelmiş olan ordunun su ihtiyacının bölgeden karşılanmasına karar verildi. Bu amaçla saka ve mühendisler bölgede günlerdir su arayışı içine girerler. Birgün su arayışında bulunan görevli ekip bulundukları yerden birkaç kilometre İlerideki bir alana sürüler halinde yaban kazlarının indiklerini görürler. Yaban kazlarının suluk alanları ve gölleri sevdiğini bilen saka ve mühendisler o yöne doğru hareket ederler. Yaban kazlarını gruplar halinde kümelenmiş vaziyette bir göletin etrafında bulurlar. Bu duruma sevinen saka ve mühendisler suyun tadına bakarlar ve umduklarından daha berrak ve tadı da hoş su ile karşılaşırlar. Ayrıca hisarın tamamına ve ordunun büyük bir kısmına yetecek kadar su vardır burada. Mühendisler, mimarlar ve ustalar derhal işbaşı yaparakbuldukları suyu kanallar ve künklerle başta Rumeli Hisarı olmak üzere önemli merkezlere taşırlar. Fatih Sultan Mehmet bu duruma çok sevinir. Bu mutluluğu paylaşmak adına buraya bir çeşme ve cami yapılmasını ister. Kısa sürede inşa edilen çeşmenin mermer paneline Fatih’in emriyle bir kaz motifi işlenir. Böylelikle kazlar sayesinde bulunan bu suyun aktığı çeşmeye “Kazlıçeşme” adı verilir. Bu çeşme klasik üslupta yapılmış bir Osmanlı meydan çeşmesidir. O günden sonra bölge Kazlıçeşme olarak anılmaya başlanır. 

Günümüz de de hala Kazlıçeşme olarak bilinen bu alana Fatih Sultan Mehmet fetihten sonra Yedikule Hisarı’nı inşa ettirmiş; sur dışında bulunan Kazlıçeşme'yi kasaplara ve debbağ esnafına tahsis etmiştir. Fatih'in yaptırdığı cami etrafında küçük bir yerleşim oluştu.Bölgede birçok mezbaha ve sayısı 360'ı bulan debbağhane (tabakhane) kuruldu. Ayrıca kesilen hayvanların iç yağlarından mum imal eden mumhaneler kuruldu. Zamanla bu üretim merkezlerinin çevresinde yerleşim alanları gelişti. Kazlıçeşme sur dışı bölgesiolması sebebiyle, İstanbul'daki derviş zümrelerin rağbet ettikleri yerler arasında oldu. Zamanla mescitleri, kara surları boyunca uzanan bostanları, Mevlevihanesi, külliyeleri, tekke ve dergahlarıyla tipik bir Osmanlı şehri haline geldi. 

XVII. yüzyıl seyyahı Evliya Çelebi ünlü eseri Seyahatnamesi’nde fetihten sonra Kazlıçeşme’nin mamur bir semt haline geldiğini, yedi mescide, bir hana, bir hamama, yedi sebile, üç tekkeye, evli ailelerden çok tabakhanelerde çalışan bekarların kaldığı mahallere tesadüf ettiğini dile getirmiştir. Yine çeşme ile ilgili de şu bilgilere yer verir. Çeşmenin üzerinde neredeyse canlı gibi görünen bir kaz figürünün olduğundan bahseder.“Yedikule kasabasının haricinde bir çeşme-i cânfezanın kemeri altında çarköşe (dört köşe) bir beyaz mermer üzere üstad-ı mermer bir kaz tasvir etmiştir ki, dillerle tabiri imkânsızdır. Gören zîrûh (canlı) zanneder. Buna binaen o çeşme, kazlı çeşme namı ile şöhretyâb olmuştur.”

Sadece Evliya Çelebi değil İstanbul’a gelen birçok seyyahın mutlaka görüp hayran kaldığı Kazlıçeşmenin “kazı” maalesef 2002 yılında çalınmış ve yıllarca kaz kabartmasının yeri boş kalmıştır. 2010 yılında Zeytinburnu Belediyesi’nin yaptığı restorasyon çalışmasında bir kaz replikası yapılarak çeşme eski görünümüne kavuşturulmuştur. Bu bölgedeki tabakhanelerde buradan kaldırılarak bölge tamamen bir mesire haline getirilmiştir.

1546 yılında Müderris Âşık Pir Mehmet Çelebi tarafından yaptırılan Kazlıçeşme’nin kitabesinde ebced hesabıylayapılış tarihi not düşülerek şunlar yazılmış:

Kim nazar etdi bu âb-ı sâfiye 

Dedi buna Kevser olmaz kâfiye

Mehmed bey ki yapdı hayr-i âlî

Getürdü âleme bir mâ-i cari

Gördü bir âşık dedi târîhini
Nûş iden yârane sahha
n âfiye.

Fatih Sultan Mehmet’in yaptırttığı bu camide uzun yıllar kıymetli hocamız merhum Mevlüt Özcan imamlık görevi ifa etmişti. Hocamız burada görev yaparken sık sık ziyaretine giderdim. 

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.