YEŞİL BURSA’YA YAZIK ETTİLER!
YEŞİLİN VE ZENGİNLİĞİN ŞEHRİNDEN KERBALA’YA DÖNEN ŞEHİR BURSA

ÖNDER GÜZELARSLAN
info@aktuelgazete.com - 02126647132Tarihimizde önemli bir yeri olan Türkiye’nin kuzeybatısında, Marmara Bölgesi’nin kalbinde yer alan ve tarihi, doğal güzellikleri yanı sıra ve ekonomik kaynaklarıyla ünlü bir şehrimiz olan Bursa bugünlerde Kerbela olma yolunda. Meşhur seyyahımız Evliya Çelebi’nin; “velhasıl Bursa sudan ibarettir” sözübugünlerde Bursa Kerbela’yı andırı yora döndü. Evliya Çelebi meşhur eseri Seyehatnamesi’nde Bursa için adeta suyun merkezi der.
Su zenginliği ile bilinen Bursa’nın içerisinde bulunduğu Güney Marmara’daki Susurluk Çayı, Bursa Ovası’ndan gelen ve Uludağ’dan beslenen Nilüfer Çayı, Göksu çayı, Kocadere, Karadere, Aksuderesi ile birlikte Uluabat ve İznik gölleri Bursa’nın sayabileceğimiz tatlı su kaynakları. Bunun dışında Bursa’da tabii oluşumlardan ayrı olarak çoğunlukla sulama amaçlı çok sayıda gölet bulunuyor. Bütün bunlara ilaveten Türkiye’nin dört bir tarafında yaşayan insanların susuzluğunu gideren berrak ve güzel suları ki; bunlardan aklımıza geliverenleri Sırma, Abant, Aroma Ömer Duruk, Erikli Dinç Su, Kardelen, Gürpınar, Sultan Su, Nestle, Pınar, Sude ve Uludağ markalı içme suları da hep Bursa’nın su kaynaklarından soframıza kadar gelen içme suları.
Böylesine zengin su kaynaklarıyla dolu bir şehir olan Bursa, birçok medeniyete ev sahipliği yapmış Osmanlı Devleti’ne de başkentlik yapmış, şehrinde yaşayanları hayran bırakmış bir şehir. Memleketim Balıkesir ve Manisa’ya giderken çoğu zaman içinden geçtiğim, bazen de Ulu camisinde namaz kılıp serinlediğim, tarihi dokusuyla adeta açık hava müzesi görünümü ortaya koyan, aynı zaman da manevi erenleriyle de ziyaretçilerini başka alemlere taşıyan Bursa her ne hikmetse bugün su fakiri haline geldi. En son geçtiğimiz hafta içinde uğradığım ve şehrin valisi Erol Ayyıldız’ı ziyaret ettiğim Bursa’da neredeyse şok yaşadım. Namaz kılmak için valiliğin arkasında gittiğim caminin şadırvanında su akmıyordu. Bursa’da yaşayanların ifadesine göre de şehirde neredeyse her gün saatlerce su kesintileri yaşanıyormuş.
Tarihi dokusuyla, temizliği, park ve bahçeleri ve sosyal yaşam alanlarıyla Avrupa şehri unvanı almaya hak kazanan mütevazi şehir Bursa, bugün şehirde yaşayan yaklaşık 3.238.618 nüfus ile Türkiye'nin dördüncü büyük şehri. Bir yandan sanayi alanındaki gelişimi diğer yandan şehirde bulunan üç üniversite ile bilim şehri olma yolunda. Bununla birlikte Uludağ kaynaklı turizm alanındaki gelişimine, termal su kaynaklarına olan tercihle de büyük bir turizm potansiyeline sahip bir şehir. Bütün bu yönleriyle de oldukça fazla nüfus çeken Bursa bir zamanlar ovası ile ve ovasında yetişen o güzel şeftalileriyle meşhur idi.
Türkiye’nin ilk kış sporları merkezi olan Uludağ'aneredeyse dört mevsim yerli ve yabancı turist akını gerçekleşir. Ayrıca kültürel geziler ile de oldukça fazla yerli ve yabancı turisti ağırlayan Bursa, Türkiye’nin gözdesi herkesin hayran olduğu bir şehir iken bir anda susuz şehir olmakla ziyaretçilerine sıkıntılar yaşattığı gibi şehirde yaşayanları da hayatından bezdirmiş. Birçok güzelliği bünyesinden barındıran Bursa’nın bugüne nasıl geldiğini sormadan edemiyor insan. Tabi bugünkü susuzluk durumu bir anda oluşmadı. Yıllardır kentleşeceğiz diye şehre dikilen beton binalar, şehrin kalbine hançer gibi saplanmakla kalmayıp şehrin sularını da yavaş yavaş çekti. Ayrıca yağışların azalması ve beceriksiz yöneticilerin de basiretsizliği şehri susuz bıraktı.
Beş Şehir kitabının yazarı Ahmet Hamdi Tanpınar“Bursa’da Zaman” şiirinde bir mısrasında şunları dile getiriyor:
"Su sesi ve kanat şakırtısından / Billûr bir avize Bursa’da zaman"
"Başındayım sanki bir mucizenin, / Su sesi ve kanat şakırtısından."
Şair burada şiirinde suyu, tabiatın ve mimarinin bir parçası olarak tasvir ediyor olsa da Bursa’nın sular şehri olduğunu vurguluyor tıpkı Evliya Çelebi gibi. Tanpınar bugün yaşasaydı Bursa’yı su ile değil de göğe doğru bir merdiven gibi uzanan beton binalarıyla tasvir ederdi herhalde.
Bursa’nın Kerbela’ya dönüşmesi bir anda olmadı ve sadece bugünkü yönetimin de suçu değil. Elbette ülke hatta dünya genelinde yaşanan iklim değişikliği ile yağışların azalmasıyla yaklaşan susuzluk tehlikesini çok önceden önceki ve şimdiki yöneticiler görmüş olması gerekiyordu. Bu şehirdeki dağlar, maden sahaları ve yangınlarla ovaları, inşaat ve sanayi ile nehir ve gölleri,aşırı sulama ve fabrikaların yoğun kullanımı ile suları önce kirlendi sonra azaldı ve en nihayetinde de kurudu.Yani suyu bitti. Türkiye'nin 5. büyük gölü olan İznik Gölü’nde on yıl öncesine kadar feribot yüzerdi. Kayıklarla gölün içinde gezintiler yapılırdı bugün ise ne o feribot ne de kayıkları görebiliyoruz gölde. Hatta öyle ki feribotun iskelesi bile gölden 100/150 metre kıyı doğru çekildi. Göl gittikçe kurumaya doğru yol alıyor.
Bugün Bursa için üzücü bir durumda nehirleri ve barajları besleyen tatlı su kaynaklarının büyük çoğunluğu maalesef su ticareti yapan yerli ve yabancı firmalara satıldı. Ülkemizin Ege Bölgesinde olduğu gibi Bursa’da da eskiden ovada 10 metreden artezyenler de su çıkarken bugün 200 metre de neredeyse su bulunamaz konuma gelindi.
Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluş yıllarından itibaren önemli bir merkez olan Bursa, Osmanlı mimarisinin en güzel örneklerinden biri olarak kabul edilen Ulu Camisiyle, İnsanlığı doğru yola çağıran, yaşadığı dönemde büyük iz bırakan, bağrında hala yaşadığı dönemi taptaze hatıralarla yaşatan Emir Sultan’ı ve sularının yemyeşil hale getirdiği tabii dokusuyla anılır olmaktan çıkıp susuzluğu ile Kerbela’yı andırır şekilde gündem olması elbette çok üzücü. Şunu asla unutmamak lazım, hiç şüphesiz elimizdeki kaynakları mal bulmuş mağribi gibi har vurup harman savurursak ve hor kullanırsak bir gün o kaynaklar elimizden kayıp giderde haberimiz olmaz. Bugün Bursa bunu yaşıyor. İnsanlık günümüzde ne yazık ki Rabbimizin çizdiği yoldan fersah fersah uzaklaştığı için bugün birçok sıkıntı ve sorunlar kapımızı çalmaya başladı. Yazımı Rabbimizin kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’inde Rum süresindeki bir ayetiyle nihayete erdiriyorum. Allah Teala Rum Süresi 41. Ayetinde şöyle buyuruyor:
“İnsanların işledikleri kötülükler yüzünden karada vedenizde karışıklık ortaya çıktı, düzen bozuldu. Böylece Allah, belki doğru yola dönerler diye, yaptıklarından bir kısmının kötü sonuçlarını onlara tattırıyor.”


